Yazara Gore Listeleme

A rich, magical new novel from the Booker-shortlisted author of 10 Minutes 38 Seconds in this Strange World - now a top ten Sunday Times bestseller It is 1974 on the island of Cyprus. Two teenagers, from opposite sides of a divided land, meet at a tavern in the city they both call home. The tavern is the only place that Kostas, who is Greek and Christian, and Defne, who is Turkish and Muslim, can meet, in secret, hidden beneath the blackened beams from which hang garlands of garlic, chilli peppers and wild herbs. This is where one can find the best food in town, the best music, the best wine. But there is something else to the place: it makes one forget, even if for just a few hours, the world outside and its immoderate sorrows. In the centre of the tavern, growing through a cavity in the roof, is a fig tree. This tree will witness their hushed, happy meetings, their silent, surreptitious departures; and the tree will be there when the war breaks out, when the capital is reduced to rubble, when the teenagers vanish and break apart. Decades later in north London, sixteen-year-old Ada Kazantzakis has never visited the island where her parents were born. Desperate for answers, she seeks to untangle years of secrets, separation and silence. The only connection she has to the land of her ancestors is a Ficus Carica growing in the back garden of their home. In The Island of Missing Trees, prizewinning author Elif Shafak brings us a rich, magical tale of belonging and identity, love and trauma, memory and amnesia, human-induced destruction of nature, and, finally, renewal.

Adı Leyla’ydı. İstanbul’un en eski genelevlerini barındıran o meşum sokakta yer alan gülkurusu renkli evde bilinen adıyla Tekila Leyla. Öyle derdi ona arkadaşları, ahbapları ve müşterileri. Öyle derdi ona beş kadim dostu. Hiç istemezdi Leyla kendisinden geçmiş zaman diliminde söz edilmesini. Ama işte kalbi daha az evvel susmuş, soluk alış verişi ise hepten kesilmişti. Şehrin kenarlarında bir çöp kutusuna bırakılmıştı cansız bedeni. Gene de henüz durmamıştı beyni. Çalışıyordu hâlâ. Tastamam on dakika otuz sekiz saniye boyunca…

Yazarın 2009 yılında Doğan Kitap tarafından K.Yiğit Us çevirisiyle yayımlamış olduğu eseridir. Kitabın kapağında fotoğraf sanatçısı Ebru Bilun Akyıldız’ın “Kadın Kalbi” adlı fotoğrafı yer almaktadır. Elif Şafak bu kitabında biri günümüzde, diğeri ise 1200’lü yıllarda geçen iki öyküyü anlatıyor. Kitap iki farklı öykü şeklinde kurgulanmış olsa da bu iki hikayeler “aşk” temelinde birbirlerine bağlı. Yazar bu kitabı için “Ben "aşk"ı anlatmak istedim. Hem dünyevî hem manevî boyutlarıyla aşkı yazdım.” demiştir. Ella Rubinntain, 40 yaşında bir ev hanımıdır ve düzenli bir hayatı vardır. Bir gün bir yayınevinde editör asistanı olarak işe başlar ve eline incelemesi için bir kitap geçer. A. Z. Zahara adındaki gölgede kalmış bir yazarın eserini inceleyen Ella, kitabın tasavvuf felsefesinden oldukça etkilenir. Ella, etkisinde kaldığı bu kitap nedeniyle bir arayışa düşecektir. Kitabın en ilgi çekisi yanı ise Elif Şafak ‘ ın Aşkı 40 kuralla sıralaması. Yazar bu 40 kuralı Şems’in söylemlerinden ilham alarak oluşturmuştur.

Elif Şafak’ın büyük yankılar uyandıran eseri İskender, 2011’de Doğan Kitap tarafından yayımlanmıştır. Eser, İngilizce yazılmıştır ve Omca Korugan tarafından tercüme edilmiştir. Elif Şafak bu kitabında göçmen sorunu, kadına şiddet, tasavvuf gibi temaları işlemiştir. Londra’da yaşamaya başlayan bir ailenin gözünden göçmenlerin durumunu anlatan kitap, 1.5 yılda tamamlanmıştır. Elif Şafak’ın kitabın kapağında kitabın ana karakteri İskender kılığında boy göstermesini birçok eleştirmen olumsuz bir dille eleştirmiştir ve bu konuda büyük bir tartışma yaşanmıştır. Elif Şafak ise kapak tasarımı konusunda fikrin kendisinden çıktığını ve kapakta neden kendisinin yer aldığının daha iyi anlaşılabilmesi için İskender karakterinin iyi tahlil edilmesi gerektiğini, kitabı yazarken gerçekten de o karaktere büründüğünü dile getirmiştir. 2016 baskısıyla birlikte kitabın kapağı yenilenmiştir.