Yazara Gore Listeleme

  • Tove Ditlevsen
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    300,70 KB
    Eser Türü: Kitap
    “Kavgamızdan kısa süre sonra bir gün eve her zamanki saatte dönmeyince ona ne kadar bağımlı olduğumu hissediyorum.”   1976 yılında, henüz elli sekiz yaşındayken intihar eden Tove Ditlevsen işçi sınıfından bir ailenin kızıydı, dört defa evlendi, hayatı boyunca bağımlılık dahil birçok psikolojik rahatsızlıkla mücadele etti. Uluslararası üne ölümünden sonra ulaşan Ditlevsen’in Çocukluk, Gençlik ve Bağımlılık kitaplarından oluşan Kopenhag Üçlemesi bir itiraflar silsilesinden çok daha fazlası, kalabalıkta yanından geçip gitmiş olabileceğiniz inişli çıkışlı bir hayatın yankısı.   Tove artık ünlü bir şair, kendisinden yaşça epey büyük olan editör eşinden gizleyerek bir roman yazmakta ve içindeki huzursuzluk hâlâ yerli yerinde. Artık yetişkinliğin dünyasına adım atmış bu kadın, sanatçı kişiliğini kurmaya, yazdıklarıyla geçinmeye başlarken, bir yandan da gizli aşk ilişkileriyle, istenmeyen gebeliklerle boğuşmak zorunda kalacak ve en sonunda yaşamının belki en büyük derdiyle yüzleşecek: Uyuşturucu bağımlılığı. Tove Ditlevsen’den Kopenhag Üçlemesi’nin son kitabı Bağımlılık kaygıyla, tutkuyla, yalnızlık ve aşkla bezeli bir hayatın kitabı.   “Romantik, manevi anlamda korkutucu ve en nihayetinde yıkıcı… Müthiş bir şekilde insanı altüst eden Ditlevsen, daha çekingen bir anı yazarının asla kabul etmeyeceği bir şeyi kabul ediyor: Canavarlaşan bir narsisizm.” –The New Yorker   “Keskin, coşkun bir günah çıkarma seansı gibi... Bir başyapıt.” –The Guardian
  • Tove Ditlevsen
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    320,34 KB
    Eser Türü: Kitap
    “Kendi kendime sarılıyorum, genç ve sağlıklı olduğuma seviniyorum. Yoksa gençliğim sadece bir yokluk, bir an evvel geride bırakmak istediğim bir engel.”   1976 yılında, henüz elli sekiz yaşındayken intihar eden Tove Ditlevsen işçi sınıfından bir ailenin kızıydı, dört defa evlendi, hayatı boyunca bağımlılık dahil birçok psikolojik rahatsızlıkla mücadele etti. Uluslararası üne ölümünden sonra ulaşan Ditlevsen’in Çocukluk, Gençlik ve Bağımlılık kitaplarından oluşan Kopenhag Üçlemesi bir itiraflar silsilesinden çok daha fazlası, kalabalıkta yanından geçip gitmiş olabileceğiniz inişli çıkışlı bir hayatın yankısı.   Avrupa savaşın içine sürüklenmekte, Naziler gitgide daha da güçlenmekte. Kopenhag’da şairlik hayalleriyle yaşayan Tove ise bu keşmekeşte bağımsızlığı arzuluyor, kendisine ait kılabileceği bir kişisel alanı… Ama önce işe girmesi, tiyatro grubunda yerini bulması, ev ekonomisine katkıda bulunması, tacizci adamlardan kurtulması, yöneticilerine katlanması lazım. Tove Ditlevsen’den Gençlik, hassas ama yeteneklerine güvenen bir şairin hayalleri ile gerçek hayat arasındaki mesafeyi katedişinin, yetişkinliğe adım atışının hikâyesi.   “Yazdıklarının yüceliği çözülemez bir gizem hissi veriyor: Çok uzaklarda ve yükseklerde.” –Rachel Kushner, Salon Mars’ın yazarı   “Ditlevsen’i okuma deneyimi altüst edici, sanki Ditlevsen kafanızın içine girip tüm eşyaların yerini değiştirmiş gibi.” –Deborah Eisenberg, The New York Review of Books
  • Tove Ditlevsen
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    268,23 KB
    Eser Türü: Kitap
    “Çocukluk tabut gibi uzun ve dar, kendi kendine içinden çıkmak mümkün değil.”   1976 yılında, henüz elli sekiz yaşındayken intihar eden Tove Ditlevsen işçi sınıfından bir ailenin kızıydı, dört defa evlendi, hayatı boyunca bağımlılık dahil birçok psikolojik rahatsızlıkla mücadele etti. Uluslararası üne ölümünden sonra ulaşan Ditlevsen’in Çocukluk, Gençlik ve Bağımlılık kitaplarından oluşan Kopenhag Üçlemesi bir itiraflar silsilesinden çok daha fazlası, kalabalıkta yanından geçip gitmiş olabileceğiniz inişli çıkışlı bir hayatın yankısı.   Tove, Kopenhag’da dar gelirlilerin oturduğu bir semtte yaşıyor. Babası sosyalist ve sendika üyesi, o yüzden iş bulması zor, annesi fazla korumacı bir kadın, sadece kızı evlenince rahatlayacak, ağabeyi de çıraklık yaptığı yerde soluduğu cila yüzünden öksürük nöbetleri geçirmekte. Tove’nin içindeyse bütün bu karmaşanın ortasında başka bir gerçeklik filizleniyor, okumayı seven bu küçük kız, şair olma hayalleri kuruyor. Tove Ditlevsen’den Çocukluk geçim sıkıntısıyla, siyasi karmaşayla karakteri şekillenen ayrıksı bir ruhun hüzünlü yaşamının anlatısı.   “Dışlanmış herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği olağanüstü bir hikâye.” –Patti Smith, Çoluk Çocuk’un yazarı   “Ditlevsen’in üslubu kristal berraklığında, capcanlı ve acı verici bir samimiliği var.” –The Paris Review
  • Tove Ditlevsen
    insan sesi mp3 - Türkçe
    11 Ayrım
    209,75 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tuba Yekta Özdemir
    Eve dönerken hep bebek arabalarının içine göz atıyorum çünkü fırfırlı yastıklara avuç içlerini yaslayarak uyuyan bebeklere bakmaya bayılıyorum. Bir şekilde hislerini açığa vuran insanlara da bakmayı seviyorum. Çocuklarını okşayan annelere bakmayı seviyorum ve el ele yürüyen, birbirlerine apaçık âşık olan genç bir çifti takip edip yolumu uzatmaktan üşenmiyorum. Bana hazin bir mutluluk ve gelecek için belirsiz bir umut veriyor bunlar... Yalnızlığı, aile ve akrabadan tamamen yoksun olmayı, bir çatı katında, tek bir mumu, kâğıdın üstünden haşırdayarak geçen bir kalemi ve şimdilik yüzü ve ismi benden saklı bir adamı düşünüyorum. Ölüm bir zamanlar zannettiğim gibi yumuşak bir kendinden geçiş değil. Zalim, iğrenç ve pis kokulu. Kendi kendime sarılıyorum, genç ve sağlıklı olduğuma seviniyorum. Yoksa gençliğim sadece bir yokluk, bir an evvel geride bırakmak istediğim bir engel. Tove Ditlevsen
  • Tove Ditlevsen
    insan sesi mp3 - Türkçe
    9 Ayrım
    153,25 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tuba Yekta Özdemir
    Çocukluğumun oturma odasında tek başımayım. Eskiden burada annem şarkı söyler, babam yıllardır görmediğim yasak kitabı okur, ağabeyim ise bir tahtaya çivi çakardı. Bunların hepsi asırlar evveldi ve o zamanlar, çocukluğun sonsuza dek süreceğini acıyla hissetsem de, daha mutluydum gibime geliyor... Bundan sonra evde uyumaya devam etsem de, bu gece oturma odasıyla vedalaştığımı hissediyorum. Yatmak içimden gelmiyor, uykum da yok. Derin bir hüzün içindeyim. Sardunyaları cam kenarından kaldırıyorum ve gökyüzüne, esip geçen bulutların arasında hafifçe sallanan yeni ayın beşiği altında ışıldayan küçük yıldıza bakıyorum. Johannes V. Jensen’in, birçok kere okuduğumdan uzun bölümlerini ezbere bildiğim Buzul adlı romanından birkaç satırı kendi kendime söylüyorum: “Kâh sabah kâh akşam yıldızı gibi parlıyor annesinin koynunda öldürülen küçük kız, sonsuz yollarda beyaz ve dalgın, yalnız başına gezen, kendi oyununa kapılmış bir çocuk ruhu gibi.” … Bu cümleler, bana ebediyen kaybettiğim Ruth’u hatırlatıyor ve gözlerimden yaşlar akıyor. Küçük, kalp şeklinde ağzıyla, gözleri parlak ve kudretli Ruth. Herkese laf yetiştiren, yüreği sevgi dolu, küçük, kayıp arkadaşım. Arkadaşlığımız da çocukluğum gibi sona erdi. Güneş yanığı gibi, çocukluğumun son parçacıkları şimdi üstümden pul pul dökülüyor ve altından ters, imkânsız bir yetişkin beliriyor. Gece, pencerenin önünden geçedursun, şiir defterimi okuyorum ve ben farkına varmadan, çocukluğum usulca, hayatımın sonuna kadar benim için bir bilgi ve tecrübe kaynağı olacak, şu insan ruhunun kütüphanesi olan belleğimin dibine çöküyor. TOVE DITLEVSEN