Eserlere Göre Listeleme

Toplam 2071 sonuçtan 271 - 280 arası görüntüleniyor.
  • Lütfiye Aydın
    insan sesi mp3 - Türkçe
    12 Ayrım
    255
    Eser Türü: Tiyatro
  • Vasfi Uçkan
    insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    50,0 MB
    Eser Türü: Tiyatro
  • Yıldız Ecevit
    insan sesi mp3 - Türkçe
    11 Ayrım
    450,51 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Selen Erdoğan
    Oğuz Atay'ın kişiliğinde uç noktalara ulaşmış bir kutupluluk dikkati çekmektedir: bir yanda, dünya ile barışıklığın göstergesi sayılabilecek, teknik alanda başarılı bir kariyer, diğer yanda ise son derece duyarlı bir ruh dünyasının sergilendiği, değeri tartışılmaz yapıtlar ortaya koyan estetik boyut.
  • Yahya Akengin
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    411,68 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Fuzuli Bayat
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    7,99 MB
    Eser Türü: Kitap
    Oğuz Destanı mevcut varyantları, bazı Orta Çağ tarihi ve coğrafî eserlerde korunan bilgileri, halkın hafızasında sağlanmış efsane, rivayet, masal türünden anlatıları ile bir bütün oluşturmakta, Oğuzların hakim bir millet gibi Alp Er Tunga (M.Ö. 7. yy.) zamanından Hazar Denizi'nin her iki sahilinde, ayrıca M.Ö. 4-3. yy.?da Uzak Sibirya?da, M.Ö. 2. yy.?da Ön Asya?da ve Kafkaslar'da yerleştiklerini ve zamanla büyük ve küçük devletler kurduğunu bizlere aktarmaktadır. Zaman geçtikçe bazı değer yargıları değişmiş, ancak Türk milletini ayakta tutan Oğuz millî kültürü, Oğuz şuuru özde değişmez olarak kalmıştır. Bu bağlamda Oğuz Destanı bizlere bu gerçekleri aktaran millî hafıza, millî kitap niteliğindedir. Oğuz Destanı (epik abidesi, ata sözleri, edebî eseri, salnamesi, şiir parçaları vb. ile birlikte) aslında savaşa savaşa cihan devleti kuran, tarih yaratan, emelleri, arzusu Tanrı düzenini korumak olan atalarımızın geçmişi hakkında ozanların icra ettiği sözlü tarihimiz, ideolojimiz, felsefemiz, dünyaya bakışımızdır. Oğuz Destan dünyasının incelenmesi tarihe yön veren atalarımızın bediî-estetik zevklerini, dünya, insan hakkındaki düşüncelerini öğrenmek, Türk millî kültür ekolojisinin dününe göre bugününü biçimlendirmektir.
  • A. Zeki Velidi Togan
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    12,13 MB
    Eser Türü: Kitap
    Bu eser merhum Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidî Togan'ın üzerinde çalıştığı son iki eserden birisidir... Tercümeye 1965-66 yıllarında başlamış, son olarak 1970 Şubatında bir daha okuyup tashih eymşlerdi. Burada sunsulan tercümenin esası budur. Lakin bazı eski kelime ve tabirler yenileştirilmiş, biraz da üslub düzeltilmiştir... Bu eserin asıl ehemmiyeti destanın tahlilidir.
  • Ahmet Haldun Terzioğlu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    Eser Türü: Kitap
    “Geliyor, geliyor” diye bağırıyorlardı şaşkınlık dolu seslerle. Neydi gelen? Yoksa baskına mı uğramışlardı. Hızla doğruldu Oğuz ve eli kılıcına uzandı. O anda çadırının doğu tarafından keçe örtü yırtıldı. Mavi bir ışık yığını daldı içeri. Masmavi olmuştu çadır aydınlıktan. Ya da Oğuz Han’a öyle gelmişti. Işığın içinde gök rengi bir kurt belirdi. Kızıl gözlerini dikti Oğuz’a. Karşılıklı duruyorlardı. Sanki Gök Kurt dile gelecek ve Oğuz Han’a bir şey söyleyecekti. Peşinden savaşçılar geldiler heyecanla. Bu görkemli manzara karşısında donup kaldılar. Oğuz Han onları gönderdi çadırından. Gün aydınlanana kadar Gök Kurt’la karşılıklı oturup beklediler. Oğuz Han bunun tanrısal bir işaret olduğunun farkındaydı. Kalktı dışarı çıktı Gök Kurt. Ardından da Oğuz Han. Gök Kurt o anda dile geldi: “Beni izle Oğuz Han” dedi. Oğuz şaşırmıştı ama bu tanrısal buyruğu ikiletmedi. “Kalkın, çadırları toplayın, gidiyoruz!” Savaşçılar şaşkın, gözleri bir Oğuz Han’ın üzerinde bir Gök Kurt’taydı...
  • metin - Türkçe
    1 Ayrım
    51,58 KB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarayan: Yiğit Taşdemir
    Bir milletin kültürü, geçmişinden süzülüp gelen maddî ve manevî değerlerin tümü ve zaman içinde kendisine lıas, duyuş, düşünüş, ifade ediş tarzı ile ortaya çıkmaktadır. Dünya milletlerinin, çeşitli kültürleri vardır. Bunlar arasında Türk milletinin kendine özgü, köklü ve zengin millî kültürü büyük önem taşır. Bu kültür, Türklüğün doğuşu ile başlamış, zamanla gelişerek, binlerce yıl, Türk toplumlarını "millet" olarak ayakta tutmuş, onlara "Türklük" damgasını vurmuştur. Türk kültürünü meydana getiren bütün de¬ğerleri araştırmak, tanıtmak, bunları daha verimli ve yaratıcı unsurlar olarak geliştirmek millî vazi- felerimizdendir. Bin Temel Eser yayımı bu amaçla başlamış, sayıları arasına, millî kültür ve sanat eserlerimizle birlikte, tanınmış diğer ilim, fikir ve sanat eserlerinin tercümelerini de almıştır. Bin Temel Eser serisinde yayımlanan kitap¬ların, Türk gençliğinin ve vatandaşlarımızın geniş ve ileri bir dünya görüşüne sahip, geçmişine bağlı, tarihi ile gurur duyan ve geleceğe ümitle bakan vatansever, bilgili kişiler olarak yetişmelerinde fay¬dalı olacağına inanıyorum. Prof. Dr. Orhan OĞUZ Millî Eğitim Bakam
  • Kırzıoğlu, M. Fahrettin
    metin - Türkçe
    4 Ayrım
    19,97 MB
    Eser Türü: Kitap
    (Küçük - Arsaklı = Arşakuni devletinin Oğuzlar'm Salvur boyu hanedanına ait olduğu: Valarş oğlu Büyük - Husrev = Olaş oğlu Salvur - Kazan, Kamsarakan=Sarı Kai-Baş, Bagarat = Bayarak sülâlelerinin ayniliği — Dede-Korkut Oğuznâmeleri-nin 13 türlü eserdeki destan ve an'aneleri — 90 yıldanberi Arsaklı (Part)ların Türk¬lüğünü gösteren 9 tarihçimizin yazıları — Arsaklılar=Arşakunik hanedanının Türk¬lüğünü belirtecek başlıca hususlardan bir kaçı — İran, Arap, Gürcü, Ermeni rivayet Te an'anelerinde Türklerin Azerbaycan ile Doğu - Anadoluda eski hâkimiyet ve yer¬leşmeleri — îskenderden önceleri Cenasdan = Doğu-Türkistan'dan gelip "Gürcis¬tan" a yerleşen Çinliler = Orbelyan oymaklarının Türklüğü = Şor - Şamsoldin il-l>eğleri, Cin-Çavat adlı Türk boyu — Vâkıdî'nin anlattığı hıristiyan Ahlat-Meliki kızı Taron - Melike'nin Oğuzlar hanı Boğduz - Aman ile Turunç (ermenice: Taroneçi) -Hatun'dan ibaret oluşu — Doğu-Türkistan'dan gelip Erciş - Ahlat - Bitlis'e yerleşen Kara-Koyunlu = Baranlu (Koç/Koyunlu) Türkmenlerinin, III. Asırda "Cenasdan" dan gelip Duru-Baran eyaletine yerleşen Mamık (Mamıkonyan) ile Konak (Kara- Ko¬nak) ilbeğleri boylarından ibaret olduğu — Ak - Koyunlu = Bayındurlu Türkmen¬lerinin Elegez - Gökçedeniz - Ahncak çevresindeki yurtlarından Diyarbakir bölge¬line yerleşen Bahlavuni (Arsaklı = Baymdur) boyundan ibaret olduğu — Oğuzlar'm Milâttan önceleri Horasan'dan Anı-Kars, Tiflis, Detnirkapu bölgelerine gelip yerleş¬miş olduklarını ve 12 ilbeğleri düzenini gösteren millî Türk an'anesinin Arşakunik tarih ve düzenine ait olduğu — Kürtler'in eski ilbeğleri Boğduz - Aman = Mogk -Amaduni sülâlesi — Dağistanh (Lezgi) putatapanlarla savaşan Kazan - Han Sülâ¬lesinin düşmanı Şavkalı - Melik (Dağıstan Şavkal = Şamkal'ı) sülâlesi — Dede -Korkut Oğuznâmeleri'nde geçen 80 den artık yeradlarının tarihçeleri ile tanıtılma¬ları — Ayrıca bir OĞUZ-ELLERİ HARİTASI" eklenmiştir).
  • Annaguli Nurmemmet
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1017,15 KB
    Eser Türü: Kitap
    “OĞUZLAR: Dilleri, Tarihleri ve Kültürleri” Oğuzlar, Göktürkler devrinde, devleti ve toplumu oluşturan en önemli unsurlardan birisidir. Bu durum, Göktürk yazıtlarında Bilge Kağan tarafından hâkimiyeti altındaki topluluklara hitap ederken, “Türk ve Oğuz” adlarının birlikte zikredilmesi ile tescil olunmuştur. Uygur hâkimiyeti döneminde de Oğuzların etkin siyasî roller üstlendiği bilinmektedir. Oğuzlar X. yüzyılda Aral Gölü’nün kuzeyinde görüldüklerinde devletleşme sürecine girmişlerdi. Bu dönem aynı zamanda Orta Asya’da İslamiyet’in yayılmasına denk düşmektedir. Dolayısıyla Türklerin İslamlaşma sürecine dair canlı tanıklıklar da bu dönemde başlar. Oğuzların Türk-İslam tarihindeki rollerinin artması ve toplumsal-siyasal sistemde etkin olmaları Büyük Selçuklular devrinde gerçekleşmiştir. Bu yönüyle Selçuklular, İran’dan Balkanlara; Kafkaslar’dan Basra körfezine ve Bağdat’a kadar uzanan Türk fetihlerinin öncüsüdürler. Anadolu’nun Türk yurdu haline gelmesi de yine Selçukluların eseridir. Oğuzlar İslamiyet’e girmeye başladıktan itibaren Türkmen adıyla anılmaya başlamışlardır. Bu yeni isim Oğuzların esas isminin yerini almaya başlamış, XIII. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Oğuz adı, yerini bütünüyle Türkmen adına bırakmıştır. Ancak en önemli gelişme Türk adının yükselmesinde görülmüştür. Göktürkler devrinden sonra Türk adı en geniş manası ile Oğuzların hâkimiyet sahasında yaygınlaşmış; yerleşik hayatın, devlet otoritesinin ve gücün simgesi haline gelmiştir. Dolayısıyla Oğuzlar, Türk adını Batı Türk illerinde tek başına temsil eder hale gelmiştir. Bu yeni temsil gücü Türklerin milletleşme sürecinde de önemli rol oynamıştır. XIV. yüzyılın en önemli tarihçilerinden Reşidüddin, Oğuz Kağan Destanını kaleme alırken, o zamana kadar Batı Türk illerindeki hükümdarların Salur, Yazır, Eymür, Avşar ve Kayı gibi Oğuzlar boylarından çıktığını bildirmektedir. Bununla birlikte Oğuzların Kınık boyu Selçuklu, Kayı boyu Osmanlı, Bayındır boyu Akkoyunlu, Avşar boyu İran’da Afşar hanedanını kurmuşlardır. Karakoyunlu, Danişmendli, Artuklu, Beğteginli, İldenizli vs. beylik veya devletlerin Türkmenlerin bir eseri olduğu gibi Ramazanoğulları’nın Üçoklu, Dulkadirlilerin Bozoklu Türkmenler tarafından kurulduğu bilinmektedir. X. yüzyıldan itibaren özellikle İran, Anadolu ve Balkanlar sahalarında kurulan tüm beylik ve devletler doğrudan Oğuzların/Türkmen hanedanlar tarafından kurulmuştur. Bununla birlikte bu devletlerin Oğuz kökenlerine dair çalışmalar dağınık vaziyette bulunmaktadır. Merhum Faruk Sümer’in vaktiyle yayımladığı Oğuzlar/Türkmenler adlı eseri (Ankara 1967) Oğuzlar hakkında en derli toplu çalışmadır. Ne var ki, eserin yayınlandığı 1967 yılından bu yana son olarak Ergin Ayan tarafından yayımlanan Oğuz İsyanı (İstanbul 2007) adlı kitap dışında, mahsusen Oğuzlar üzerine bütünlüklü ve kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Oğuzların Asya’daki kökenlerine dair Türkmenistan, Azerbaycan, Rusya ya da başka ülkelerde ne tür çalışmalar yapıldığı hususunda da bilgilerimiz zayıftır. Sergey Grigoroviç Agacanov’un Oğuzlar (İstanbul 2002) adlı eserinin Türkçeye kazandırılması sevindirici olmuştur. Ancak durumun bununla sınırlı olmadığı bilinmektedir. Oğuzların/Türkmenlerin yayıldığı sahalar ana hatlarıyla şöyledir: Türkmenistan, Afganistan, İran, Irak, Türkiye, Suriye, Azerbaycan, Makedonya, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya. Bu yönüyle anılan bölgelerdeki Türklerin ataları Oğuz/Türkmen’dir. Bu geniş saha aynı zamanda Oğuzcanın, kültürünün ve folklorunun da yayılma sahasıdır. Oğuzcanın günümüzdeki en yaygın temsilcisi olan Türkiye Türkçesidir. Bunun yanında Azeri, Türkmen, Gagauz Türkçeleri Oğuzcanın diğer ana temsilcileridir. Dolayısı ile Batı Türkçesi ya da eski adıyla Oğuzcanın tarihi kökenlerine, gelişme seyrine, coğrafi dağılım ve yaygınlıklarına, ağız yapıları arasındaki benzerlik ve farklılıklara dair çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu alanda yapılan çalışmaların tartışılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi yararlı olacaktır. Aynı şekilde, Oğuzname türündeki eserlere dair çalışmaların ve varılan sonuçların bir sempozyum çerçevesinde tartışılması önemlidir. Bu kabilden Dede Korkut hikâyeleri, Köroğlu destanı ve benzeri diğer eserlerin yeniden incelenmesi, mitolojik bağların ortaya konması önem arz etmektedir. Oğuzların maddi kültür verilerinden (halı, kilim, damga, mezar taşları vs.) elde edilen bilgiler ile somut olmayan kültür unsurlarının (doğum, ölüm, düğün vs. gelenekleri) da tartışmaya açılmasında fayda görülmektedir. “Oğuzlar: Dilleri, Tarihleri ve Kültürleri” 5. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumuna, Oğuzlar konusunda çalışmalar yapan tüm akademisyenlerin katılımı beklenmektedir. Böylece Doğu Avrupa’dan Çin’e kadar uzanan geniş bir sahada varlığını sürdürmekte olan Türk topluluklarının dil, kültür, folklor ve tarih bakımından birliktelikleri bütüncül bir perspektif, disiplinler arası yaklaşım ve karşılaştırmalı bir yöntemle ele alınmış olacaktır.

Sayfalar