Eserlere Göre Listeleme

Kitap Perihan Esen Minkari Digital Kütüphanesinden alınmış olup, eser bilgileri bulunmamaktadır.

BAŞLARKEN Türk satrancı fırtına gibi esiyor Değerli satranç severler, Uluslararası arenada kazandığımız başarılar, hayata geçirdiğimiz faaliyet ve projeler ile Türk satrancı fırtına gibi esmeye devam ediyor. Genç Milli Takımımızın Avrupa'da estirdiği Türkiye rüzgarı ile sözlerime başlamak istiyorum. Polonya'da yapılan Avrupa Okullar Satranç Şampiyonası'nda mücadele eden genç ustalarımız 2 altın, 2 gümüş ve 5 bronz olmak üzere toplam 9 madalyanın sahibi oldu. Bu şampiyonada da gördük ki, çocuklarımıza verdiğimiz emek ve değer bizlere meyvesini veriyor. 25 ülkeden 343 sporcunun yarıştığı şampiyonada ülkemize 9 madalya ile dönen sporcularımız; Serhan Berat Özdemir, Eymen Eren Büyük, Eylül Çelik, Doruk Emir, CM Halit Kaan Kesgin, WCM Defne Sade, Ceylin Tikveşli, Atakan Biçer ve Roza Aslan’ı kutluyorum. Geleceğe daha umutla ve azimle yürümemizi sağlayan sporcularımız, bir diğer güzel başarıyı ise Arnavutluk'ta gerçekleşen Dünya Okullar Satranç Şampiyonası'nda elde ettiler. 40 ülkeden 487 sporcunun kıyasıya mücadelesine sahne olan şampiyonada üç gümüş ve iki bronz madalya kazandık. 11 yaş kızlarda Dila Baloğlu, 13 yaş genelde Can Dolgun, 7 yaş genelde Alperen Akdoğan dünya ikincisi olurken, 11 yaş kızlarda Elifnaz Akat, 13 yaş kızlar kategorisinde de WCM Safiye Öykü İnce dünya üçüncülüğüne isimlerini yazdıran sporcularımız oldu. Elbette, bu başarılar alt yapıya yaptığımız yatırımın ve bu ülkeye olan inancımızın eseri. Eminim ki, daha nice başarılara hep birlikte imza atacağız. Sporcularımızı kutluyor, bu başarılarda pay sahibi olan antrenörlerine ve ailelerine de ayrıca teşekkür ediyorum. Hamlelerimizi ülkemizin dört bir yanına yayıyor, satrancın aydınlık dünyasını faaliyetlerimizle tüm satranç dostlarına ulaştırıyoruz. Okul Sporları Satranç Türkiye Birinciliğini ana sponso

Nefesini hep yüreğimizde hissettiğimiz ama ne zaman uzanıp tutmaya çalışsak avuçlarımızda kar taneleri gibi eriyip yok olan mazi, usta anlatıcı Selim İleri’nin kaleminde yepyeni bir şekle bürünüyor.Geçmiş Zaman Yazarı’nın şimdi Marcel Proust gibi çayına kurabiyeler batıracağı, kurabiyeleri batırır batırmaz Madeleine kurabiyelerinin Proust’ta yarattığı mucizeyi bir kez daha yaşayacağı, hemen hemen ölgünken, yavan, neşesiz günler geçirirken, yarının, öbür günün... sonraki günlerin de yavan, neşesiz. geçeceğini duyumsamışken ansızın dirileceği, vücudunda ve ruhunda bir iksir gibi "hayatî bir haz"zın dağılacağı, işte artık büyük halasının mı, başka bir akrabasının mı yanında geçirdiği yazları, güzleri usul usul anımsayacağı, uyurgezerin gezinişleriyle yine eski çalışma masasına koşacağı ve aralıksız yazacağı vehmedilmişti...Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın; "geçmiş, bir daha geri gelmeyecek zamanlar"ın naif dokusundan, titiz bir işçilikle inceden inceye işlenerek kurulmuş bir roman.

Gündüzlerin yel, gecelerin yıl geçtiği bir zamandı. Ağaçtan bir yaprak düştü. Yerde bir deprem koptu. Annesini babasını kaybetti depremde. Uzak ülkelere göç eden kuşların kanatlarına takıldı. Kuşlar onu bulutlara taşıdı. Bir zaman bulutlarla arkadaşlık etti. Yanında babasının armağanı bir ayna vardı. Ona bakıyor, ruhunu görüyordu. Yeryüzüne indiğinde kimsesizdi. Topraktan bir ev yaptı kendine. Tek odalı bir ev.