Konusu:
Taylan'la ilk kez 2003 yılında, ders verdiğim seminerde karşılaştık. Göze çarpan bir katılımcıydı: Keskin bir alaycılığın ardına gizlendiği, içine sığdıramadığı, neredeyse saldırgan bir enerjisi vardı.
(Bana kendiminkini planlama konusunda fikir vermesi için on ünlü yazarı mezarlarının fotoğraflarını gönderdiğini söylesem, belki durum daha iyi anlaşılır)
Bu durumun zekâsının habercisi olduğunu umarak neler yazacağını merakla beklemeye koyuldum.
Beni şaşırtmadı. Karşımda "tam bir ruhsal bir anarşist" vardı Çevresindeki, yaşamındaki gözlemlerden yola çıkarak ne kadar toplumsal, kişisel değer varsa hepsine saldırıyor, burjuva ahlakını ve küçük burjuvaları yeren gözlemler, sarsıcı cümleler, söz oyunları art arda sökün ediyordu.
Yer yer Celine, zaman zaman Kafka! Tabii buna Henry Miller'i de eklemek gerekiyor. Taylan Kara, edebiyatımızdaki mevcut eğilimlerden çok farklı bir yazar; sözcüğün tam anlamıyla yeni bir ses. Ancak Taylan'ı okumak; dikkat ve sabır gerektiriyor ve bence o, bunu hak eden bir yazar. Anlattıklarını daha büyük yapıya oturttuğuna romanlarının ses getireceğine eminim.